Bilim insanları, insan genomunun hala on binlerce ‘karanlık gen’ barındırabileceğini keşfetti. Bu tespit edilen genler, küçük proteinler üretebiliyor ve bazıları kanser ve bağışıklık süreçlerinde önemli rol oynayabiliyor. Araştırma, modern teknolojilerin yardımıyla DNA’mızın gizli köşelerini aydınlatmaya devam ettiğini gösteriyor.
Yeni Bir Genetik Harita
20 yıl önce İnsan Genom Projesi’nin tamamlanmasının ardından genetik kodumuzun büyük ölçüde çözüldüğü düşünülüyordu. Ancak yapılan yeni bir uluslararası çalışma, genomumuzdaki eksik ve yanlış kaydedilmiş bölgelerin hala bulunduğunu ortaya koydu.
Bu ‘karanlık genler’, genellikle protein kodlamadığı düşünülen ve ‘çöp DNA’ olarak adlandırılan DNA bölgelerinde saklanıyor. Ancak araştırmacılar, bu bölgelerde bulunan küçük genetik dizilerin RNA’ya çevrildiğini ve mini proteinler oluşturabildiğini belirledi.
Nasıl Keşfedildi?
Institute of Systems Biology’den Eric Deutsch liderliğindeki ekip, 95.520 farklı deneyden genetik verileri analiz ederek protein kodlayan diziler buldu. Özellikle kütle spektrometrisi ve bağışıklık sistemi tarafından algılanan protein parçalarının katalogları, bu keşifte kritik bir rol oynadı.
‘Karanlık genler’, geleneksel gen başlama noktalarından farklı ve daha kısa kodlarla başladıkları için daha önce gözden kaçmıştı. Ancak bu genler, yine de RNA oluşturabiliyor ve bazı durumlarda yalnızca birkaç amino asitten oluşan küçük proteinler üretebiliyor.
Tıp İçin Yeni Ufuklar
Bu yeni proteinlerin bazıları, özellikle kanser hücrelerinde bol miktarda bulunuyor. Araştırmacılar, bu genlerin bağışıklık terapileri ve kanser aşıları gibi yeni tedavi yöntemleri için umut vadettiğini belirtiyor.
Araştırma, ayrıca genomumuzdaki bazı genlerin transpozonlar – hareketli genetik elementler – veya virüslerden gelen diziler gibi kökenlere sahip olabileceğini gösterdi.
Eric Deutsch ve ekibi, bu ‘karanlık’ genlerden 7.264 set tespit etti ve bunların dörtte birinin protein oluşturabileceğini kanıtladı. Bu, genomumuza en az 3.000 yeni gen eklenmesi anlamına geliyor ve bu sayının daha da artması bekleniyor.
Yeni Bir İlaç Hedefi
Araştırmaya katılan Michigan Üniversitesi’nden nöro-onkolog John Prensner, “Bu, yalnızca yeni bir araştırma yönü açmakla kalmıyor; aynı zamanda hastalar için yeni bir ilaç hedef sınıfı da sunabilir,” diyor.
Araştırmanın detayları henüz hakem incelemesinden geçmeyi bekliyor, ancak şimdiden genetik biliminde devrim yaratabilecek potansiyele sahip.
Bu bulgular, bioRxiv platformunda yayımlandı ve gelecekte daha fazla keşif için bir başlangıç noktası oluşturuyor.