Yapay Zekâ alanının önde gelen şirketleri, telif hakkıyla korunan materyalleri eğitim verisi olarak kullanmak için ödeme yapmaya karşı güçlü argümanlar geliştiriyor.
ABD Telif Hakları Ofisi, yapay zekâ tarafından kullanılan bu materyaller için yeni kurallar üzerine görüşlerini alırken, Meta, Google, Microsoft, Adobe, Hugging Face, StabilityAI ve Anthropic gibi dev şirketlerin bu konudaki yaklaşımları dikkat çekiyor.
Bu şirketler, genelde aynı temel mesaja sahip olsalar da bazı farklılıklar taşıyorlar. Özellikle, telif hakkıyla korunan çalışmaların yapay zekâ modellerinin eğitimi için ödenmemesi gerektiğini savunuyorlar. Bu bağlamda, ABD Telif Hakları Ofisi, 30 Ağustos’ta yapay zekâ model eğitimi için telif hakkıyla korunan verilerin kullanımı, otomatik telif hakkı koruması, ve yapay zekâ telif hakkı sorumluluğu gibi konularda görüşleri kabul etmek üzere bir yorum dönemi başlattı. 18 Ekim’e kadar süren bu dönem boyunca, geçtiğimiz yıl sanatçılar, yazarlar, geliştiriciler ve şirketler arasında telif hakkı ihlali iddialarıyla ilgili davalarda artış yaşandı.
İşte şirketlerin bu konu hakkındaki görüşleri:
Meta, bu konuda telif hakkı sahiplerinin zaten fazla para alamayacağını savunuyor. Şirket, telif hakkı lisanslama rejimini olayın ardından uygulamanın, geliştiricilerin milyonlarca hak sahibini belirlemeye çalışmasına ve büyük bir karmaşaya yol açabileceğini düşünüyor. Meta, yapay zekâ eğitimi için ödenmesi gereken herhangi bir adil telif hakkı miktarının, bu verilerin kullanıldığı eğitim seti içindeki çalışmaların önemsizliği ışığında son derece küçük olacağını iddia ediyor.
Google ise yapay zekâ eğitimini, tıpkı kitap okumak gibi bir eylem olarak görüyor. Şirket, eğitimin kopyalar oluşturulmadan gerçekleştirilebilmesi halinde telif hakkı sorununun ortadan kalkacağını savunuyor. Google, bu “bilgi toplama” eyleminin, telif hakkı yasasının amacını ilerleteceğini ve aynı zamanda ihlal edici olmayacağını öne sürüyor. Teknolojik bir perspektiften bakıldığında, telif hakkıyla korunan eserlerden fikirleri ve gerçekleri çıkarmak için kopyaların yapılması gerektiği gerçeğinin bu sonucu değiştirmemesi gerektiğini belirtiyor.
Microsoft, bu noktada telif hakkı yasasının değiştirilmesinin küçük yapay zekâ geliştiricilerine zarar verebileceğini savunuyor. Eğitim için kullanılacak erişilebilir eserler için izin alma zorunluluğunun Al inovasyonunu engelleyeceğini iddia ediyorlar. Ayrıca, lisans almak için gerekli kaynaklara sahip olmayan yeni başlayanların ve giriş yapanların yenilikçiliğini engelleyeceğini düşünüyorlar.
Adobe, Sega v. Accolade davasındaki adil kullanım örneğini vurguluyor ve ara kopyalamanın kamuya fayda sağladığını belirtiyor. Bu tür bir ara kopyalamanın yaratıcı ifadeyi teşvik ettiğini savunuyorlar.
Anthropic, mevcut telif hakkı yasasının değiştirilmemesi gerektiğini savunuyor ve mevcut yasanın yaratıcılığı ve yeniliği desteklemek için uygun olduğuna inanıyor.
Andreessen Horowitz, yapay zekâ teknolojilerinin geliştirilmesi için milyarlarca dolarlık yatırım yapıldığını ve mevcut telif hakkı yasasının bu alandaki beklentileri önemli ölçüde etkilediğini vurguluyor. Bu beklentilerin değiştirilmesinin ABD ekonomik rekabet gücünü ve ulusal güvenliği tehlikeye atabileceğini iddia ediyor.
Hugging Face, telif hakkıyla korunan materyal üzerinde yapay zekâ eğitimini adil kullanım olarak görüyor ve bu sürecin yeni Al modellerinin oluşturulması için önemli olduğunu savunuyor.
StabilityAI, diğer ülkelerin yapay zekâ model eğitimini adil kullanım olarak kabul ettiğini ve ABD’nin bu konuda uyumlu bir politika oluşturması gerektiğini öne sürüyor.
Apple, yapay zekâ kodlarını telif hakkıyla koruma gerekliliğini vurguluyor ve insan geliştiricilerin bu süreçte etkili bir şekilde kontrol sahibi olduğunu savunuyor.
Telif hakkı ve yapay zekâ arasındaki bu karmaşık tartışma, teknoloji devlerinin, telif hakkı sahiplerinin, küçük geliştiricilerin, yatırımcıların ve hukukçuların farklı perspektiflerini bir araya getiriyor. Telif hakkı yasalarının, yapay zekâ model eğitimine uygun bir şekilde nasıl adapte edilmesi gerektiği konusunda net bir durum henüz söz konusu değil.
Her şirketin ortaya koyduğu farklı argümanlar, telif hakkı ve yapay zekâ arasındaki dengeyi bulma çabalarını daha da karmaşıklaştırıyor gibi görünüyor. Ancak, bu tartışmanın yapay zekâ ve telif hakkı arasındaki dengeyi daha iyi anlamak ve gelecekteki düzenlemelere yönlendirici olmak için önemli bir adım olduğu şüphesiz. Yapay zekâ teknolojilerinin hızla geliştiği bir dönemde, bu tartışma ilerleyen yıllarda daha fazla önem kazanabilir ve yeni bir denge noktası bulunması gerekebilir diyebiliriz.